Duygular ve İşlevleri

Evrimsel süreçte insanlar farklı duygular geliştirmişlerdir ve bu duygular insanların çevrelerini farklı bir biçimde algılamalarına ve tepki göstermelerine olanak sağlar. Duygular zarar görmekten kaçınmak, ilişkileri geliştirmek ve engelleri aşmak için bize yol gösterir. Ayrıca, duygularımız bir şeylerin bizim için önemli hale gelmesinde önemli bir role sahiptir.

Günümüzde çoğu insan duyguların yarattığı rahatsızlıktan bahsetmekte ve bu rahatsızlığı giderebilmek için yardım arayışına girmektedir. Ancak, duyguların asıl amacı bize zorluk çıkarmak değil yardım sağlamaktır; sorun ise bizim duygunun işaret ettiği yönün tersi yönündeki davranışlarımızdır.

Kısaca en çok deneyimlediğimiz duyguları inceleyelim:

  • Öfke: İstediğimiz birşeyin önüne engel çıktığında, hüsrana uğradığımızda, başkaları tarafından küçümsendiğimizde ya da haksızlığa uğradığımızı düşündüğümüzde tetiklenen bir duygudur. Öfkenin asıl amacı bizi bir şeyler yapmak ya da sorunu çözmek için harekete geçmemizi sağlamaktır. Bize ihtiyacımız olan enerjiyi sağlar, harekete geçmemiz için motive eder ve haklı olduğumuzu empoze eder. Her ne kadar öfke temel duygularımızdan biri olsa da öfke anında beynimizin en ilkel kısımlarının aktif olduğunu ve bu yüzden de öfke anında verilen kararların genellikle mantık çerçevesinin dışında kaldığını aklımızda tutmakta yarar var.
  • Kaygı: Kaygı tehtide odaklanan bir duygudur, böylelikle aciliyet duygusu verir ve bir şeyler yapılmasını teşvik eder. Ayrıca kaygı, kendimizi korumak ve güvende tutmak için kaçma ve sakınma isteği de sağlar. Genel olarak kaygı ortaya çıktığında, düşüncelerimiz ve zihnimiz tehditlere odaklanmaya eğilim gösterir. Günümüzde kişilerin en çok sorun yaşadığı duyguların başında gelmektedir. Unutmamak gerekiyor ki kaygı yönetilemediği için sorun yaratmaktadır.
  • Tiksinti: Zararlı maddelerden uzak durmamızı ve onlara yüz çevirmemizi sağlayan duygudur. Kaygı ve öfkeden farklı olarak tiksinti bizi zararlı olabilecek maddelerden uzaklaştırmak amacıyla gelişmiştir ve tiksintinin bedenle ilgili unsurlar ile ilintili olduğu düşünülmektedir. Tiksinti ve öfkenin beraber hissedildiği durumlarda aşağılama ortaya çıkar.
  • Utanç: Bu duygu öfke, tiksinti ve kaygının birleşimi olarak ortaya çıkar. Utanç kendimizle bağlantılı bir duygudur ve bize reddedilmekten kaçınabilmek için gerekli olabilen kaçma, boyun eğme ve kapanma gibi istekleri dayatır. İnsan sosyal bir canlı türüdür ve en büyük korkularından birisi de yalnız kalmaktır; bu yüzden utanç bizim yalnız kalmamızın önüne geçmek için geliştirdiğimiz bir duygu olabilir.
  • Suçluluk: Başkalarını istismar etmemizi ve onlara zarar vermemizi önlemeyi amaçlayan duygudur. Eğer bir zarar ya da istismar söz konusu ise, suçluluk duygusu bunun onarımı için kişiyi teşvik eder.
  • Heyecan: Bize enerji sağlayan ve bizi faaliyete geçmeye iten duygu türüdür. Yapılmak istenen ya da arzulanan şeyler heyecan yaratır. Heyecan duygusu istek ile doğrudan bağlantılıdır. Örneğin depresyon durumlarında kişi isteğini kaybetmekten yakınır ve istek duymadığı için de harekete geçmekte sorun yaşar ve bu da keyif alabileceği aktivitelerin azalmasına neden olur. Aslında kişi bir açıdan kendi mutluluğunu sabote etmeye başlar. Fakat heyecan gibi duyguların pekişmesi bizim harekete geçmemizi kolaylaştırır ve bu da bir açıdan daha mutlu ve üretken olabilmemizin önünü açar. Olumlu duygular bize yardım sağlayacak durumlara yönelmemize olanak sağlar.
  • Hoşnutluk: Heyecana kıyasla oldukça farklı ancak yine olumlu bir duygudur. Huzur ve refah içinde olduğumuzu hissettiren bu duygudur. Hoşnutluk sürekli isteme ve aşırı çabalamaya son vermeye yardımcı olur. Bu duygu dinginleşmeye ve dinlenmeye olanak sağlayan duygu türüdür. Hoşnutluk hissettiğimiz anlarda olumsuz tehditten korunma ve savunma sistemlerimiz yatışmıştır ve bu da bedenimizin ‘’normal’’ çalışma düzenine geri döndüğü anlamına gelmektedir.
  • Sevgi: Bizi olumlu ilişkilere yönlendiren ve güvende olduğumuzu hissettirip beynimizdeki tehdit sistemini sakinleştiren duygulardan biridir. Bu duygu kişiler arasında bağ kurulmasını ve kişilerin birbirini görmediği durumlarda bile birbirlerini düşünmelerine yardımcı olur. Bağlılığı da beraberinde getiren sevgi kişinin bir gruba ait olmasının da yolunu açar ve böylelikle de yalnız kalma korkusu giderilmiş olur.
  • Üzüntü: Mutluluğun ya da sevincin zıttıdır. Terk edilme ya da kayıp durumlarında baskın hale gelir. Kişinin hareket kabiliyetini kısıtlar ve harcanan enerjinin olabildiğince azaltılmasını amaçlar. Evrimsel süreçlerin etkisiyle beraber kişiler özellikle kış aylarında ya da günlerin kısaldığı ve karanlık geçtiği dönemlerde sebepsiz yere üzüntü yaşadıklarını belirtebilmektedirler.
  • Korku: Belirsizlik karşısında tehdit algısı ile tetiklenir. Korku rahatsız edici ve olumsuz bir his biçiminde deneyimlenir ve savunma sistemlerimizi harekete geçiren bir duygudur. Her ne kadar negatif bir duygu gibi görülse de bizim için yararlı ve evrensel bir duygudur.

Duygular neye işaret ediyor?

Duygularımız bize ‘’şuna kafa yor’’, ‘’şunu düşün’’ ya da ‘’sorunu çöz’’ gibi mesajlar verir ve bizim de davranışlarımız bu yönde şekillenir. Ancak, unutulmaması gereken bu durumun karşılıklı olduğudur. Yani düşünme şeklimiz, olayları yorumlamamız ve onlara anlamlar yükleyiş tarzımız duygularımızı harekete geçirir.

Duygular acı verici ve nahoş olabilirler ancak hepsinin belirli işlevleri vardır. Bazen korunma ve tehdit duygularını yani korku, öfke ve kaygıyı rahatsız edici bir deneyimmiş gibi algılarız ancak böyle bir algılama şekliyle bu duygularla başa çıkmak için yanlış bir zihin haline gireriz.

Korku, öfke ve kaygı gibi duygular sadece kötü bir his yarattıklarından olumsuz olarak adlandırılabilirler, ancak bunlar savunma sistemimizin parçasıdır ve onlara şefkatli ve dostane bir tavır ile yaklaşmak bu duygularla başa çıkmayı daha kolay bir hale getirir. Yaşamış olduğumuz dünyada mutluluk ve iyi hissetmek gibi durumlar yüceltilmekte ve bu da yanlış yönlendirmelere yol açmaktadır. Bu durumda kendimizi kötü hissetmenin de oldukça normal olduğunu ve hayatımızda önemli bir yer tuttuğunu gözden kaçırırız.

Psikolojik Danışman Göksel AKKAYA