Kontrol Edilemeyen Stres

Martin Seligman yapmış olduğu bir deneyde hayvanların kontrol edemeyecekleri strese maruz kaldıklarında pasifleştiklerini ve depresyondaki insanlarınkine benzer davranışlar sergilediklerini öne sürmüştür. Ancak, stresin kontrol edilebilir olduğu durumlarda bu davranışlar ortaya çıkmıyordu.

Kontrol edilemeyen strese maruz kalan hayvanların beyinleri incelendi ve sonrasında bazı hayvanların beyinlerinde depresyonla bağlantılı değişimlere benzer değişiklikler bulundu. Bu hayvanların beyinlerinde olumlu duygularla bağlantılı bölgelerdeki aktivite azalmış ve olumsuz duyguları kontrol eden bölgelerdeki aktivite artış göstermişti. Bu hayvanların stres seviyeleri çok fazla yükselmiş serotonin, noradrenalin ve dopamin seviyelerinde azalmalar görülmüştür.

Aynı strese maruz kalan ancak bununla başa çıkmak için gerekli kaynaklara sahip olan hayvanlarda bu değişimlere rastlanmamıştır. Bu da stresin kontrol edilme seviyeleri değiştiğinde beyinde ve bedende farklı değişimlerin ortaya çıkmasını açıklamaktadır. Stresli olsanız da bu konuda yapabileceğiniz şeyler olduğuna inanmak beyninizde bir tür tepkiyi tetikler. Ancak yapacağınız bir şey olmadığına inandığınızda beyninizde verilen tepkiler de farklı bir yönde gelişecektir.

Stres ve Kaygının İnsanlarda Sorun Haline Gelmesi

Bu durumda kaygının neden bazı insanlar için problem haline geldiğini anlayabiliriz. Bir sorunla karşılaştığımızda soruna yönelik yapabileceğimiz şeylerin olduğu inancına sahip olmak bile bize yardımcı olmaktadır. Ayrıca problemleri çözmek yerine erteleme davranışı gerçekleştirmek durumu sadece daha kötü hale getirecektir. Yapılması gereken şeyler görece küçük olsa da, bunları ertelemek bir süre sonra kaygı tepkisini artırmaya başlayacaktır. Böylece küçük şeylerin büyümeye başladığını hissetmeniz normaldir.

Kaygının sorun yaratan bir diğer özelliği de problemleri çözebileceğimiz konusunda karamsar olmak ve sorunu çözebileceğimizden büyük görmektir. Bu, kaygıyı formüle ederken kullanılan bir terimdir. Bizim için sorun olan bir durum başkası için sorun olarak algılanmazken, bizim için çözmesi kolay olan bir sorun başkası için katlanılamaz ya da çözülemez olarak görülebilir. Kaygıyı daha iyi yönetebilmek için öncelikle soruna bakış açımızı değerlendirmek ve bizi kaygılandıran durumlar karşısında sahip olduğumuz çözüm stratejilerinin farkında olmak bile oldukça önemlidir.

Psikolojik Danışman Göksel AKKAYA