Paranoya ve Şüphecilik
Yapılan araştırmalar paranoyanın sanıldığından daha yaygın olduğunu, hatta kaygı ve ya depresyon kadar yaygın bir sorun olduğunu göstermektedir. Şüphecilik ve paranoya sadece yetişkinlerde değil; kendi dünyalarını anlamlandırmaya çabalayan çocuklarda da görülür. Paranoyada genlerin rolü üzerine yapılan araştırmalar da giderek güçlü sonuçlar elde etmekte ve paranoya ve şüpheciliğe bakış açısını değiştirmektedirler. Peki ya paranoya gerçekte nedir?
Paranoya Nedir?
Paranoya geniş bir açıdan bakıldığında kaygıya çok benzemektedir ve bu kaygıların ortaya çıkmasının sayısız yolu vardır. Ancak paranoyayı kaygıdan ayıran nokta bu kaygıların başkalarının kişiye zarar verme amacı taşıdığı yönünde olmalarıdır. Bu düşünceler her yaşta görülebilir ve en az diğer düşünceler kadar yaygın olabilir.
Basit istatistiklerle paranoya ve şüphecilik
- Başka insanların kendilerine karşı olduğu inancının oranı %19’dur.
- Onlara ve çıkarlarına zarar verme inancının oranı %8’dir.
- Komplo ve ciddi şekilde zarar görüleceği inancının oranı ise %2 seviyesindedir.
- Paranoya da, tıpkı pek çok psikolojik sorun gibi ilk olarak genç yaşta ortaya çıkar.
Paranoya nasıl ortaya çıkar?
İnsan doğasının gereği olarak hiçbir paranoyak düşünceye kapılmadan yaşamak çok nadir görülür, hatta neredeyse imkansızdır. Yani dönem dönem paranoyak düşüncelere sahip olmak oldukça normaldir.
Ancak pek çok insan bu tip düşünceleri taşıdığını paylaşmaktan kaçınmayı tercih eder ve toplumun bizleri şüpheci olmaya ve korkmaya teşvik etmesi işleri daha da karmaşık hale getirir. Yine de başkaları hakkındaki asılsız endişeler güvende olmamıza yardımcı olmaz. Aksine, çeşitli sıkıntılar yaşamamıza neden olur.
Bu tip düşünce ve duygulara kapılmak, her zaman bir sorun olduğuna işaret etmez. Hatta şüpheci düşünceler, günlük hayata verilen makul ve mantıklı tepkiler olabilir. Yani şüpheci düşünceler şunlara işaret ediyor olabilir:
- Kötü bir şeyin olduğu korkusu
- Başkalarının böyle bir olaya neden olmak isteyebileceği inancı
Paranoya ve etkileri
Paranoyak ve şüpheci düşünceler her insanda farklı etkiler yaratır. Bu endişelerin yol açtığı sıkıntının seviyesi gibi, bunların kafamızı ne derece meşgul ettiği de değişiklik gösterecektir. Ve korkuların, ne kadar inanıldığına bağlı olarak güçlendiği de günümüze kadar yapılan bir çok araştırmanın sonucu olarak da kanıtlanmıştır. Paranoya ve şüphecilik üzerine daha ileri konuşmalara geçmeden önce araştırmacı psikologların korkuları dört bölümde analiz ettiğine bir göz atmamız gerekmektedir.
Zararın unsurları
Korkular zararın 4(dört) unsuru bağlamında analiz edilebilmektedir. Bu dört unsur şunları içerir.
- Failler
- Tip
- Zaman
- Neden olan güdü
Bu unsurlar bağlamında zarar ile kastedilen sadece fiziksel incinme değildir. Zarar şunları da içermektedir:
- Diğerlerinin imalarda bulunulduğu endişesi
- Fiziksel saldırı, zehirlenme, öldürülme korkusu
- Sosyal zarar korkusu/ İtibar kaybı, söylenti yayılması korkusu, alay edildiği korkusu
Paranoya ve inançlar
Paranoyada karşılaşılan en sık inanç, zararın çoktan verildiği ve halen de verilmeye devam edildiğidir. Kişinin olduğu kişi olması yüzünden tehlike altında olması inancı da paranoyada sıkça görülen başka bir inançtır.
Bazen bu tarz paranoyak düşünceler sebepsiz yere de ortaya çıkmaz. Böyle durumlarda ortaya konulmuş bir davranış yüzünden tehdit altında olunduğu şüphesi görülebilir. Dahası, paranoya ve şüphecilik, sosyal kaygı ve utangaçlık ile stres sonrası travma bozukluğuna da benzeyebilir.