Her terapi genel bir değerlendirmeyle başlar. Terapist sizi ilk defa göreceği için, önce sizi tanımaya ve probleminizin doğasını anlamaya çalışacaktır. Ancak her terapi ekolünün değerlendirme süreci aynı değildir; bunun nedeni de teorik altyapılarının ve odaklandıkları noktaların birbirinden farklı olmasıdır.

Terapistiniz size ihtiyaç duyduğu değerlendirme seansı sayısını sizinle tanıştığı anda açıklayacaktır. Bilişsel Davranışçı Terapi’de (BDT) genellikle 1-3 seans değerlendirmeye ihtiyaç duyulabilir. Bu sayı terapistin eğitim düzeyi ve deneyimlerine bağlı olarak kısalabilmektedir. Değerlendirme süreci -isminden de anlaşıldığı üzere- genel bir değerlendirme, ölçme, sorunu tespit etme ve çözüm yolları üzerine bir yol haritası geliştirmeye işaret eder. Yani değerlendirme sürecinde terapist yaşanılan sorunların çözümüne yönelik öneriler sunmaz. Bunun sebebi de terapistin kendi görüşlerinin her zaman etkili çözümler olmayışıdır. Uzun sürekli kazanımları getiren ise terapötik müdahalelerle kazandırılan becerilerdir.

Terapist, değerlendirme seanslarında ölçeklerden de yardım alabilir. Standart değerlendirme ölçekleri çoğu klinik sorun karşısında terapistin elini güçlendirse de her terapistin ölçeklere başvurması beklenmez. Uygulanan ölçekler de kişiden kişiye farklılık gösterebilir; terapist kendisine en iyi yararı sağlayacağını düşündüğü ölçekleri tercih eder.

Terapist değerlendirme seansları esnasında daha çok dinleme, anlama ve soru sorma becerilerini kullanır. Bu becerilerle beraber terapinin temelini inşa etmeye çabalar. Bu yüzden ilk seanslarda terapistin pasif ve yorum yapmaktan kaçınan tutumu son derece normaldir ve hatta olması gerekendir. Bilişsel Davranışçı Terapi’de (BDT) değerlendirme seansları tamamlandığında terapist terapiyi kısaca tanıtır. Bu tanıtım genellikle 5-10 dakika kadar sürer ve terapinin odaklandığı kısma işaret eden bir bilgilendirmedir.

Yukarıda da belirtildiği gibi değerlendirme süreci genellikle müdahale etmeyi içermez. Sorunun ana hatlarıyla anlanması ve dikkatli bir biçimde kavramlaştırılması asıl önceliktir. Ancak, özellikle Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) olabildiğince hızlı bir biçimde sorun çözme aşamasına geçmeyi gerektirir. Değerlendirme seanslarından sonraki ilk seans genellikle danışanın yaşadığı sorunun nasıl bir doğası olduğu ve olası çözüm alanları hakkında bir bilgilendirme yapılarak danışana psikoeğitim verilir. Psikoeğitim seansı hem terapinin danışan tarafından daha iyi anlaşılması hem de danışanın kendi sorunu hakkında içgörüsünün geliştirilmesi için ciddi bir önem arz eder.

Psikoeğitim seansı her ne kadar terapi tekniklerinin uygulandığı bir seans olmasa da içgörüyü artıracağından başlı başına bir müdahale sayılabilir. Psikoeğitim seansını takiben terapi başlar. Bundan sonrası için danışan ve terapistin sorun hakkında aynı perspektiften bakabildiği ve müdahalelerin uygulanması için uygun zeminin oluştuğu kabul edilir. Terapist, psikoeğitim seansı süresince danışanın olası kafa karışıklıklarını ve anlamadığı noktaları düzeltmeye çabalar, ki bu da olabildiğince fazla bilginin danışana aktarılması için önemlidir.